ŞEYDA ILGAZ

Blog yazımına başlayalı 1 yıl oldu. O günden bu yana çok şey değişti. Elbette mutsuzluğu dibine kadar yaşadığım günler oldu. İşimde zor günler geçirdim, istifa ettim. Şehir değiştirdim. Taşındım, yeni insanlarla tanıştım. Ben de herkes gibi öğrendim, neticesinde değiştim. Mesela ne kadar çabalarsan çabala bazen olacakların önüne geçemeyeceğini, bu dünyada elbette mutsuzluğun da olacağını ancak ona rağmen devam etmek gerektiğini öğrendim.  Çok güzel bir tercih olduğunu düşündüğüm bir olayda sonucun hüsran olabileceğini, rastgelelik ve şans faktörünün tahminimden de etkili olduğunu gördüm. Biz bu duruma kısaca "kaderde varsa büzülmek, neye yarar üzülmek" diyoruz.  Önüne hiç ummadığın bir zamanda çıkan fırsatları değerlendirmek gerektiğini , o fırsatların hayatını tamamen değiştirebileceğini anladım. Sevdiklerim için her zaman vakit bulabileceğimi , Aynı anda birden fazla işe odaklanmanın tamamen işleri zorlaştırdığını, ne yapıyorsan tüm kalbinle onunla ilgilenmek

"Bütün insanlar hasetçidir. Ancak diliyle onu ifade ve eliyle de gereğini yapmadıkça, haset hasetçiye zarar vermez."  "İhtiyaç duyduğunuz bir şeyi gerçekleştirirken, onu gizli tutmakta yardım isteyiniz. Çünkü her nimet sahibine haset edilir." - Hz. Muhammed (s.a.v) Hayatın bir çok döneminde vakti gelmeden söylenen projelerin, sırların sahibine zarar verdiğine birebir şahit oldum. Zarardan kasıt illaki somut değil; ruhsal olarak da kişiyi içsel bir savaşa sürükleyebiliyor. Çevremize baktığımızda da, dikkat çeken veya çok beğenilen yönleri olan insanların ruhsal hayatlarında çok da huzurlu olmadıklarını görürüz. Sosyal medya ile birlikte imrenilesi özellikler, hayatlar o kadar ön plandaki kişilere haset etmek hiç de zor değil. Hal böyle olunca, ilahi hikmete uymakta yarar olduğunu düşünüyorum. Sırlarımız vakti gelinceye kadar gizli kalsın. En  azından zararlıların, rekabet halinde olanların tuzaklarından uzak dursun. Çünkü malesef biliyoruz ki kıskançlık öl

"Aramakla bulunmaz, ancak bulanlar arayanlardır." - Beyazıt Bestami  Bu söze bir kitapta rastlamıştım. Kitabın bir bölümünün adıydı. O bölümde hayat amacımızın arayışında olmaktan, bizim için neyin iyi olduğunu aramaktan vazgeçmememiz gerektiği yazılıydı. Okuduğum günden beri bu söz aklımda. Kendi kaderimizi hür irademizle, düşünerek, çabalayarak, en önemlisi uygulayarak oluşturduğumuza inanıyorum. O yüzden bugün için dileğim; kendi hayat hikayemizi çabalarımızla yazdığımız bugün senaryomuzun en güzel bölümü olsun!

"Ne yazmak istiyorsam, sadece onu yazıyorum. Hoşum giden şeyi. Yani tamamen kendim için yazıyorum."-J.K.Rowling Rowling Harry Potter'ı yazarken eminim çok büyük zevk aldı. Çünkü yazmayı seviyor ve kendi için yazıyordu. İyi ki yazmış! Benim de blog yazımına başlama amacım sadece yazmak istemem, yazmanın hoşuma gitmesiydi. Yazmayı ve öğrendiklerimi paylaşmayı gerçekten seviyorum.  Bir şeyler yazmak, insanı düşünmeye, sorgulamaya yönelttiği için kişiyi geliştirdiğine de inanıyorum. O yüzden herkese yazmayı seviyorsa yazmasını tavsiye ediyorum. Yazmak kendini anlamanın, anlamlandırmanın da çok etkin bir yolu. Peki ya siz yazıyor musunuz? Yazdığınız bir blog, günlük veya kitap var mı? Farklı konular ve gönderiler için Mutlu Eden Keşifler facebook sayfasına da göz atabilirsiniz.

"Temizi temizlemek kolaydır." -Sabriye Ketenci (Teyzem:) Teyzeme göre( ki kendisi ev işleri konusunda doktorasını yapmıştır) su içtiğin bardağı lavaboya koymak yerine yıkayıp yerine koyarsan, bulaşıklar birikip gözünde büyümez ve temizliğini rahatça yaparsın. Yüreğin huzurla dolarmış. Bu da günün teyze anektodu olsun. Mutlu haftasonları!

Günler hızla geçmekte. Her dakika, gelecekte tebessümle hatırlanmaya değer anılar biriktiriyoruz. Çocukluk anıları, lise anıları, aşık olduğun kişiyle yaşadıkların, üniversite anıları,ilk iş tecrüben, saçma hataların, komik duruma düşüşlerin, annelik tecrübesi, bebeğinin ilk adımları, bebeğinin ilk sözleri ve daha tonlarca hatırlanınca bizi mutlu edecek anılar.. Bu anıları kayıt altına almak teknoloji sayesinde bir hayli kolaylaştı. Ben 2012 yılından bu yana gizli bir twitter hesabında hatırlanmasını istediğim anıları bazen 1 kelimeyle bazen 1 cümleyle yazarak kaydetmeye çalışıyorum.Bu yılın Eylül ayında 4.yılını dolduracak. Geriye dönüp bakınca olaylardan ziyade onlarla ilgili düşüncelerimi okumak daha çok güldürüyor beni. İlerde yazdıklarınızı okumak inanın mutlu ediyor insanı.Garanti verebilirim. Twitter hesabı açmak yerine geleneksel bir yöntem olan anılar defteri de oluşturabilirsiniz. Birçok yol mevcut. Ben defterleri yanımda çok taşıyamadığım için tercih etmedim. Anca

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün yazdığı 12 kitap var.  İtiraf etmeliyim ki bu 12 eserin çoğunu bu yıl öğrendim.  Çok ünlü olan Nutuk eserini de geçtiğimiz günlerde okumaya başladım. Onu, kişiliğini ve dünya lideri olmasını sağlayan özelliklerini daha iyi anlamak için kesinlikle okunmasını tavsiye ederim.  Eserleri: 1. Nutuk 2. Medeni Bilgiler 3. Arıburun Muharebeleri Raporu 4. Atatürk'ün Hatıra Defteri 5. Mustafa Kemal Atatürk'ün Karlasbad Hatıraları 6. Zabıt ve Kumandan İle Hasbıhal 7. Cumalı Ordusu 8. Takımın Muharebe Eğitimi 9. Geometri 10. Taktik Meselenin Çözümü ve Emirlerin Yazılmasına İlişkin Öğütler 11. Bölüğün Muharebe Eğitimi 12. Taktik Tatbikat Gezileri                                                                                                                                                     

En iyi fikirler aklınıza ne zaman gelir? Bu sorunun yanıtı tabiki kişiden kişiye değişiyor. Ancak yazarların bu soruya yanıtları şu şekilde: "İşe yürüyerek gittim, hep öyle giderim zaten; en iyi fikirler yürürken aklıma geliyor." (Sarah Dunn-"Büyük Aşk") Yazar Sarah Dunn en iyi fikirlerin aklına yolda yürürken geldiğini söylüyor. Yazar Gretchen Rubin en iyi fikirlerin aklına duş alırken ve açık havada yürürken geldiğini belirtiyor. Tüm zamanların en çok okunan kitaplarından olan Harry Potter Serisi'nin yazarı J.K.Rowling Harry karakterinin kalabalık bir trende yolculuk ederken aklına geldiğini söylemişti. Ye Dua Et Sev kitabının yazarı Elizabeth Gilbert arabasıyla yolculuk ederken aklına yaratıcı, değişik fikirler geldiğine kitabında değinmişti. Bilimsel araştırmalarla da gösterildi ki rutin hale gelmiş işlerde aklımıza yeni fikirlerin gelme olasılığı daha yüksek. Örneğin duş almak çok fazla odaklanmamızı gerektirmeyecek rutin bir işlem olduğu

         “Darcey bu dünyadaki bütün üzüntü ve dertlerin mutsuz insanlar tarafından ortaya çıkarıldığını söylemişti. Sadece şu herkesin bildiği Hitler ve Stalin olayında değil, en kişisel seviyede de. Kendi hayatımda bile mutsuzluklarımın etrafımdakilere nasıl acı, sıkıntı ya da en azından rahatsızlık verdiğini görebiliyorum. Öyleyse tatmin arayışı sadece insanın kendisine yarayan bir eylem değil aynı zamanda dünyaya verilecek cömert bir armağan. Şikayetlerinden arınmak seni yoldan öteye taşır. Artık sadece kendine değil başkalarına da engel olmaktan uzaklaşırsın. Ancak bundan sonra başkalarına yardım etmek ve onlardan zevk almakta özgürsün.” -Elizabeth Gilbert       "Ye Dua Et Sev" kitabı tekrar tekrar okunabilecek bir kitap. Bu alıntıyı da kitaptan yaptım. O kadar doğru ki.       Başkalarını mutlu edebilmek için önce kendimizi mutlu etmek gerekiyordu.Bunun tam tersi de doğru. Kendimizi mutlu etmenin yollarından biri de başkalarını mutlu etmek. Ancak önce bizim mutsu

Ağustos ayında aldığım kararlarımdan biri Ağustos ayı boyunca her gün bir tane TedTalks konuşması izlemekti. İçerikleriyle ve konuşmacılarıyla hemen her kişiye hitap ettiğini düşünüyorum bu konuşmaların. İlgi alanlarınıza göre mutlaka ilgiyle dinleyeceğiniz konuşma bulabiliyorsunuz.  İzlediğim konuşmaların içinde beni en çok etkileyenlerden biri Meaghan Ramsey'in "Çirkin Olduğunu Düşünmek Neden Kötü?" başlıklı konuşması oldu. (İzlemek isteyenler için konuşmanın linki: https://www.youtube.com/watch?v=gXlIAS-rI4ELPMB ) Bu konuşmadaki çarpıcı gerçeklerden birkaçı: **Ayda yaklaşık 100.000 kişi "Çirkin miyim?" diye Google araması yapıyormuş ve Meaghan Ramsey bu kişilerin çoğunun genç kızlar olduğunu düşündüğünü söylüyor.  Düşük özgüven ve sahip olduğumuz görünüşten tatmin olmama duyguları kişide alkol ya da uyuşturucu bağlılığını dahi tetikleyen bir durummuş. Sosyal medyayla birlikte mükemmele yakın görsel imgelerin hayatımıza girmesi  görünüşümüzden duy

Yazar May Sarton "Plant Dreaming Deep" adlı  biyografi kitabında yeni bir eve taşınışını, bahçesini düzenleyip yeni komşularıyla tanışmasından bahseder. Bir paragrafında lüks anlayışına şöyle değinir: "Eğer biri bana lüks anlayışımı sorsaydı, cevabım evimin her köşesinde canlı çiçekler olması derdim."  Bu soruya cevap olarak, benim lüks anlayışım bir kitapçıya gidip istediğim, gözüme çarpan her kitabı satın alıp, onları evimin suyu her gün değiştirilen havuzunun kenarında okuyabilmek olurdu. Günümüzde "lüks denilince akla "çok fazla para harcanılan" her türlü eşya, fikir vs geliyor. Sizin lüks anlayışınız nedir? Sizce de lüks, fazla para harcamak fikriyle örtüşmüyor mu?

Düşünür ve psikolog William James der ki:  "Her ne kadar davranışlar duyguları takip ediyor görünse de, aslında davranış ve duygular el ele gider ve iradenin doğrudan kontrolü altında olan davranışı düzenleyerek, yani dolaylı olarak öyle olmayan duyguyu da düzenleyebiliriz."  Kendimi sıkıntılı hissettiğim bir zamanda karşılaşmıştım bu sözle. Enerjim sömürülmüş gibiydi ve bu sözü okuyunca "hissetmek istediğin biçimde davran" kararını aldım.  Sıkıntılı hissetmeye başladığım zaman kendime " daha enerjik davran " diyordum. Bunu da yürüyüşümü hızlandırarak, sevdiğim bir şarkıyı dinleyip ona eşlik ederek veya telefonla konuşurken odanın içinde gezinerek başarıyordum. Gerçekten işe yaradığını gördüm.  Geçen gün Ağustos sıcaklarının hararetinden evde bir koltuğa sinmiş, miskin miskin uzanıyordum. Yattıkça daha çok yatma isteği geliyordu. Canım hiçbir şey yapmak istemiyordu ve gerçekte çarşıda halletmem gereken işler vardı.  Kendimi daha dinamik, enerjik,

Pazar günü annemin doğum günü. Onun için bir doğum günü partisi hazırlığı içindeyim. Yakınımızda oturan akrabalarımızı ve sevdiklerimizi çağırmayı düşündüğüm bir organizasyon olacak. Annem için bu doğum günü partisi sürpriz olsun istedim. Çünkü sürprizleri çoğu kişi gibi çok sever.Gerçi pazar günü doğum günü olduğunu sıkça hatırlatıp ne alacağımı soruyor. Pek sürpriz olmayabilir orası ayrı!:) Yapılan araştırmalara göre de sürprizler karşısında daha mutlu olma eğilimindeyiz .   Hiç beklenmedik bir şekilde ya da beklenenden daha fazla başarılı olunduğunda da daha mutlu oluyormuşuz. Ki bu duruma tanık oldum. Gerçekten öyle! Mutluluk araştırmalarım sırasında denk gelmiştim mutluluk ve sürprizler arasındaki yakın ilişkiye. O yüzden " doğum günlerini hatırla " kararıma ek olarak "küçük bir sürpriz hazırla " kararı da aldım. Bu kararımın annemin doğum gününe denk gelmesi uygulama açısından çok iyi oldu. Sonuçları pazar günü göreceğiz. Siz sevdikleriniz için sıkça

Adana'da dün gece saat 1 civarında Mersin Körfezi'nde meydana gelen yaklaşık 5 şiddetindeki deprem çokça hissedildi. Ben derin uykudaydım, sadece garip rüyalar gördüğümü hatırlıyorum. Sabah bir arkadaşımdan öğrendim deprem olduğunu(Arkadaşım Konya'da yaşıyor.) ve babamla konuştuğumda depremin şiddetli olduğunu öğrendim.  Balkondaki çatlak derinleşmişti. Ev ses çıkararak ileri geri gitmiş. Deprem tarifi zor, "gerçek" bir his . 6 yaşındayken depreme birebir tanık olmuştum. Oldukça garipti ve tek kelime dahi etmemiştim. Kimse edememişti! Bu deprem sonrası gerçekten ya evimiz yıkılsaydı diye düşünmeden edemedim. Yeteri kadar şükretmiyordum. Evimizi gerçekten çok severim. Bana ilk başta güveni ifade eder, ailemle yaşadığım güvenli yer. Her bir oda,bahçemiz, çatımız günlük hayatımızın büyük çoğunu geçirdiğimiz yer ve mutluluğu inşa etmeye çalıştığımız yerler. Neden bir " şükür ritüeli " yapmayayım dedim. Kendime evimizin kapısnı her açtığımda, anahta

Çarşamba günü öneri günü. Okuduktan ya da çevremdekilerden öğrendikten sonra denediğim, uyguladığım önerileri yazıyorum. Bu haftaki öneri de el kitapçığını oku! Yaklaşık 3 haftadır annem şehir dışında olduğu için, ev hanımlığı bana ait. Babamla birlikte kalıyoruz evde. Bu süreçte yemek yapmak, temizlik yapmak, bulaşıkları yıkamak,ütü yapmak başlıca görevlerimden. Ev işleriyle bu kadar kapsamlı ilgilendiğim bir zaman olmadı. İtiraf etmeliyim: çamaşır makinasını ve bulaşık makinasını ilk kez çalıştırdım. Youtube'dan video izleyip nasıl ütü yapılacağını öğrenmeye çalıştım. Aynı zamanda evdeki makinaların kullanma kılavuzunu içeren "el kitapçıklarını" okumaya başladım. Genellikle bizde bu kitapçıklar kutunun içinde fazlalık yapmaktan başka işe yaramaz görünürler. Derhal kutuyla birlikte çöp kutusunu boylarlar. Malesef! Ancak çoktandır merak ettiğim mikrodalga fırının 30 saniyelik ısıtma dışındaki marifetlerini öğrenmek için el kitapçığını aldım okudum. Denemeye değer

Lisedeyken bir kitap okumaya başladıysam eğer o kitabı kesinlikle bitirmem gerektiğine inanırdım. İlgimi çeksin veya çekmesin, o kitap bitmeliydi! Çok isteyerek, çok zamandır beklediğim bir kitabı aldığımda da elimde okuduğum başka kitap varsa önce onun bitmesini bekliyordum.  Hatırlıyorum, ne kadar kendimi baskı altında hissederdim. Ama o zamanlar her kitabın bana mutlaka katacağı bir şeyler olduğuna inandığım için sonuna kadar okumakta kararlıydım.  Şimdilerde bu alışkanlığımdan uzaklaştım. İtiraf ediyorum bunu değiştirmek yaklaşık 2 yılımı aldı.  Üniversitedeki 2. yılımda canım sıkkın olduğunda bir arkadaşım " gününü sevdiğin şeylerle doldur " demişti. Okumayı seviyordum, ama "o" sonunu bir türlü getiremediğim kitabı okumayı değil!  Elbette her kitap hayatıma bir şeyler katardı, ancak "o" kitap yerine severek bir sürü kitap okuyabilirim.  Bu durum şu fevkalede gerçeği anımsattı bana: " İstediğim HERHANGİ bir şeyi okuyabiliri

Taplama Bayram tatili için gittiğim Adıyaman'dan döndüm. Nüfusça kalabalık bir aileye mensup annemin akrabalarının çoğu Adıyaman'da yaşıyor. 5 teyzeye ve 1 dayıya sahip olmak benim için büyük bir şans. Bu gezim sırasında bu kalabalık nüfus bir avantaja dönüştü ve yeni keşifler yaptım. Birçok kişiyle sohbet etmenin neticesi yeni ufuklara vesile, yeni fikirlere gebe oldu. Adıyaman'a Ramazan Bayramı'nda (bayramın ilk günü Kırıkkale'deydim, şehirlerarası geçen bir bayram yaşadım.) gittiğim için bayram geleneklerini yakından gözleme şansı elde ettim. Örneğin; bizde bayram yemekleri meşhurdur. Her Ramazan Bayramı sabahı anneannem "kızartma" dediğimiz sulu et yemeği pişirir. Bayram sabahı erkenden toplandığımız anneannemlerde kahvaltı yerine bu yemeği yeriz. (Sabahları et yemeği yememiz bana hala şaşırtıcı geliyor.)Yanına da pirinç pilavı olmazsa olmazlardandır. Et sever bir büyükbabaya sahip olmamız belki de bu geleneğin temel sebebidir:) Adıyaman&#

Eminim siz de giydiğimiz, kullandığımız her rengin karşımızdakilere ayrı bir mesaj verdiğini okumuşsunuzdur. Kısaca: kırmızı renk hızı, adrenalini temsil eder, iştah açar. Restoranlarda, kafelerde sıkça kırmızının kullanılmasının sebebi budur. Yeşil doğayı simgeler, rahatlatıcıdır ve güven verir. Beyaz saflığı temsil eder ve devamlılığın, istikrarın göstergesi olduğu için iş görüşmelerinde tercih edilir. Mavi renk sağlamlılığı, sonsuzluğu ifade eder gibi anlamları varmış renklerin. Hatta sarı giydiğimizde karşımızdakine geçicilik hissi veriyormuşuz! Bundan yaklaşık 2 yıl önce üniversitede katıldığım bir seminerde de  kahverenginin güvensiz bir mesaj verdiğini ve iş görüşmesine giderken giyilmemesi gerektiğini öğrenmiştim. Renkler ve mesajları bir yana, geçenlerde kuzenim kendi renginin "mavi" olduğunu ve sırf mavi renkte olduğu için bazı eşyaları ve kıyafetleri daha güzel bulduğunu söylemişti. Üniversiteden bir arkadaşım da "pembe" renginden tabir yerindeys

Kendi mutluluk projemizi oluşturup, hayatı daha anlamlı, daha mutlu, daha enerjik ve farkında olarak yaşayabiliriz. Buna gerçekten inanıyorum. Abraham Lincoln'ün de dediği gibi neticede "ne kadar mutlu olmaya karar vermişsek o kadar mutlu oluruz." Öncelik: hedeflerimizi belirlemek. Bu hedefleri o an için, 1 saat için, 1 gün için, 1 hafta için ya da aylık olarak(benim tercihim) belirleyebilirsiniz. Küçük bir başlangıç çok büyük sonuçlara sebep olacağından bunu es geçmeyin. Hedef belirlemek birçok açıdan yararlıdır: 1. Sizi daha somut bir gerçeğe yönlendirir. 2. O hedefinize ulaşıp ulaşamadığınız kontrolünüzde olur. 3. Hedefleriniz aklınızda yer eder ve onların peşinde olma olasılığınız artar. Arkadaşlarıma hedeflerini sorduğumda, kimisi  daha sağlıklı yeme alışkanlığı  elde etmek istediğini (Bir arkadaşım çok yoğun olduğu zamanlarda bile sebze almak için  üşenmeden manava gittiğini söyledi-fast food yemek zorunda kalmamak için) , kimisi  paketli ürün

Yadsınamaz bir gerçektir; hayatımızın büyük bir parçasını oluşturur arkadaşlarımız. Onlarla eğlenir, güler yine onlarla üzülürüz. Birlikte olmaktır önemli olan! Zaten insan tek başına nasıl mutlu olur onu da bilmiyorum. Paylaşmaktır insanı mutlu eden, ve paylaştıkça artıyor mutluluk. Kimle paylaşılacak bu mutluluk sorusuna cevap oluyor yine:" arkadaşlar ". İyi ki varlar. Mezuniyet sonrası İncirlik'te tekrar yaşamaya başlamak bazı açılardan güzel, bazense sıkıcı olabiliyor. Pek arkadaşım yok yaşadığım yerde. Çocukluk arkadaşlarımın çoğu da başka şehirlere taşındı. O yüzden "3 yeni arkadaş edin" kararı aldım. Neticeden çok mutluyum.  Shawanda adında çok sempatik, Amerikalı bir bayanla arkadaş oldum. İncirlik Hava Üssü'nde çalışıyor ve Türkiye'ye ilk defa bu görev için gelmiş. İncirlik'te yaşamanın olumlu tarafı hava üssünde yaşayan kişilerle tanışabilmek. Aynı yerde yaşamak ikimiz içinde çok iyi oldu.  Haftada bir buluşma kararı aldık. Bu v