ŞEYDA ILGAZ

Yazar Mason Currey'ın, sanatçıların üretim ritüellerini derlediği Günlük Ritüeller adlı kitabını okudum. Kitapta yaklaşık 230 sanatçının (yazarlar, ressamlar, müzisyenler, aktörler, devlet başkanları vb) günlerini nasıl bir temel üzerine kurdukları, hangi günlük ritüellere sahip olduğu kısa ve sade bir dille anlatılmış. Kitapta bahsedilen bu 230 sanatçının günlük alışkanlıklarında dikkatimi çeken ortak noktalar şunlar oldu: Çoğu sanatçı güne çok erken saatlerde başlıyor. Kimi 04:00'te, kimi 06:00'da uyanıyor. Gece çalışınca daha yaratıcı olduğunu keşfedip sabah geç uyanan sanatçılar da var. Ancak 230 sanatçının çoğu gün doğmadan güne başlıyor.  Sanatçıların hemen hepsinin günlük kullandığı bir uyarıcı madde var. Çoğunlukla bu kahve olsa da, amfetamin gibi ilaçlar da kullananların sayısı da az değil. Sanatçıların günlük bir rutinleri var ve bu rutinin dışına pek çıkmıyorlar.  Yürüyüş ve egzersiz çoğu yazarın günlük hayatının kaçınılmaz bir parçası.  ...

Geçen hafta yazar Mason Currey'in dünyaca tanınan sanatçıların üretim ritüellerini derlediği  Günlük Ritüeller  adlı kitabını okudum. Kitapta yaklaşık 230 sanatçının (yazarlar, ressamlar, müzisyenler, aktörler, devlet başkanları vb) günlerini nasıl bir temel üzerine kurdukları, hangi günlük ritüellere sahip olduğu kısa ve sade bir dille anlatılmış. Jane Austen, Benjamin Franklin, Mozart, Kafka, Tolstoy, Albert Einstein gibi şuan aramızda olmayan sanatçıların yanı sıra Haruki Murakami gibi hala hayatta olan dev sanatçıların da günlük alışkanlıklarını okuyabiliyoruz.  Okuduğum diğer kitap Yaşlı Adam ve Deniz . Bu kitap Nobel Ödüllü Ernest Hemingway ile tanışma kitabım.  Kısa bir hikaye. Yaşlı bir balıkçının okyanustaki mücadelesini konu alıyor. Bu mücadele ile okuyucuya çok mesaj verir. Ancak kitabın yayın evini doğru seçmek lazım. Bilgi yayın evi çevirisi ile okudum. Çeviri çok kötüydü. Kitabı alırsanız başka bir yayın evinden okumanızı öneririm.

Şubat 2019'da başladığım her hafta okuduğum kitapların paylaşımına 18 Ağustos 2019 itibariyle bir yenisi ni eklemiş her hafta evde bir yemek yapma projesi başlatmıştım. Bu sayede yemek yapmayı bir nebze de olsun öğrenmeyi hedefliyorum. Haftanın yemeği: 2 peynirle yaptığım börek+ soğuk yoğurt çorbası + browni. Tarifleri genelde https://www.nefisyemektarifleri.com/  sitesinden alıyorum. Siz de oradan bakabilirsiniz. Afiyet olsun. 

Fıstık ezmesini seven, içinde ne olduğunu tam olarak bilmek isteyen ve marketlerdeki paketli gıdaları almak istemeyen biri iseniz bu tarif size göre. Malzeme listesi: -200/300 gram tuzsuz fıstık -1 yemek kaşığı üzün/keçiboynuzu pekmezi -1 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı Kabuklarını soyduğunuz tuzsuz fıstıkları mixerde iyice püre haline getirin. Fıstığın kendi yağının daha çok açığa çıkmasını istiyorsanız makinada fıstıkları ezmeden önce tavada kavurabilirsiniz. Ayrıca kavurunca fıstıklar daha kolay eziliyor.  Püre haline gelmiş fıstık ezmesine 1 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı ve 1 yemek kaşığı üzüm/keçiboynuzu pekmezi koyun. Karıştırın. Her bir fıstık tanesinin tadını çıkararak afiyetle yiyin. Not: Ben yarım su bardağı kadar yer fıstığı ile yaptım. Ondan bu kadar az çıktı :)

Günümüzün yarısından çoğunu iş yerlerimizde geçiriyoruz. Dolayısıyla çalışma hayatımız gün içindeki ruh halimizi ve mutluluğumuzu etkileyen en önemli etkenlerden biri. Çalışma ortamımızı içinde bulunmaktan mutluluk duyduğumuz bir yuva haline getirmek için yapabileceğimiz bazı şeyler mevcut. Bunlar yaklaşık 4 yıllık iş hayatımda gözlemleyerek ve bizzat yaşayarak öğrendiklerimden oluşuyor. Buyrun, başlayalım: Çalışma masasını kendine ait hissetmelisin. Günlük iş mesaisinin çoğunu bilgisayar başında çalışarak geçiren biri isen, çalışma masası senin ikinci evindir. Hatta iki evinden biridir. Burayı "yuva" haline getirmek, seni oraya daha çok bağlayacaktır. Peki çalışma masamızı çalışma yuvamız haline nasıl getirebiliriz? Bir kaç öneri: Masanıza en güzel anılarınızın veya en sevdiklerinizin fotoğraflarını koyun. Fotoğraflar anlık mutluluk depolarıdır. Bu depoları kullanın. Çalışma masanızı temizleyip, çok sık kullanmadığınız eşyaları dolaplara kaldırın. El mesafe...

Sanata ilgili olmanın yanında, Orijinaller kitabında bu konuyla ilgili yapılmış araştırmalardan  bahsediliyor: farklı yerleri görmenin ve yeni kültürlerle tanışmanın da yaratıcılık üzerinde etkisi büyük. Adam Grant'ın kitapta değindiği, yüksek derecede yaratıcılığa sahip yetişkinler üzerinde yapılan araştırmalar gösteriyor ki bu şahıslar çocukluklarında akranlarından daha sık taşınmış, bu sayede farklı kültür ve değerlere maruz kalmışlardır; bu da esnekliklerini, uyum sağlama becerilerini artırmış. Benzer şekilde, strateji profesörü Frederic Godart önderliğinde yakın zamanda yapılan bir araştırma en yaratıcı moda koleksiyonlarının, yurt dışı deneyimi  en fazla olan direktörlerin moda evlerinden çıktığını gösteriyor. Tabi burada üç önemli nokta varmış. Yurt dışında yaşamanın bir önemi görülmemiş. Önemli olan, yurt dışında çalışılan ve yabancı bir ülkede etkin bir biçimde tasarıma katkıda bulunulan zamandı. En orijinal koleksiyonlar iki ya da üç farklı ülkede çalışmış k...

Adam Grant  #Orijinaller kitabında, Nobel Ödülü almış bilim insanları ile sıradan bilim insanlarının sanata olan ilgisini karşılaştıran bir araştırmaya değiniyor. Michigan Eyalet Üniversitesi'nden 15 kişilik bir araştırmacı ekibinin yaptığı karşılaştırmanın sonuçları gösteriyor ki: Binlerce kişinin temsil edildiği bir çalışma, girişimciler ve mucitlerde de benzer sonuçları ortaya koymuş. Buna göre, yeni bir iş kuran veya patent başvurusunda bulunan insanların boş zaman hobileri arasında resim, mimari, heykel ve edebiyat bulunma olasılığı, akranlarınınkine göre daha fazla çıkıyor.  Bilime ve işe yeni açılardan bakmaya açık olan insanlar, fikir ve duygularını imgeler, sesler ve sözcükler aracılığı ile ifade etmeye ilgi duyarlar.  Kitapta bu durumu daha iyi açıklayabilmek için gözlemsel astronominin babası Galileo'dan bahsedilir. "Galileo şaşırtıcı deneyini yapıp da Ay'daki dağları bulduğunda aslında teleskobu bu bulguyu destekleyecek büyütme gücün...