Daha Az Kayda Al, Daha Çok Yaşa.

21. yüzyıl yaşanan teknolojik gelişmeler yaşayış biçimimizi de etkiledi. 

Hayatımızın olmazsa olmaz bir parçası haline gelen sosyal medya, o olmadan önceden ne yapıyormuşuz dedirtiyor. 

Sırf sosyal medya hesaplarında "daha mutlu, daha kaliteli, daha elit bir hayat" yaşadığımızı kanıtlamak için aslında çok da "yaşayamadığımız, üzerinde durup düşünmediğimiz anları" fotoğraflıyoruz, videolarını çekiyoruz. 

Peki ya yaşanan anların uzun süre boyunca kaydını tutmak bizi kısa veya uzun vadede nasıl etkiliyor ?

Yapılan araştırmalar, yaşanan anların fotoğrafını veya videosunu çekerken gerçekten o anda fark edebileceklerimizi veya aklımıza gelecek düşünceleri çoğunlukla atladığımızı belirtiyor. 

Çocuklarını parka götürüp sadece fotoğrafını çekmekle uğraşan ebeveynler, çocuğunun ona göstermek istediği şeyleri kaçırıyor. Çocuklar fark edilmek istiyor. Gösterdiklerinin görülmesini, oynadıkları oyunu birlikte deneyimlemek istiyor. Sadece fotoğraflarını çekmek çocukla kaliteli bir zaman geçirilmesini engelliyor.

Ben de hatırlamak istediğim anların fotoğraflarını, videolarını çekmeye çalışıyorum. Neticede bu kayıtlar da ilerde dönüp baktığımızda mutluluk veren anılar haline geliyor.  
Ancak anı kaydetme sürecine artık şöyle bir kural koydum:

Diyelim ki arkadaşlarımla buluştum. Buluşmamızın başlarında toplu bir fotoğraf çekimi için telefonu elime alıyorum. Birkaç fotoğraf çekildikten sonra telefona mümkün olduğunca bakmıyorum. Onun yerine arkadaşlarımla anı paylaşmaya, anlatılanları dinlemeye, gerçekten o anda olmaya çalışıyorum. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Geçen Hafta Ne Okudum:”Asi Kızlara Uykudan Önce Hikayeler”

Kasım Ayı Kitap Önerisi Açıklandı Keyifli Okumalar!

Koronavirüs zamanında sakin kalmak için yapılabilecek 10 şey: