Size Sakın Beyaz Ayıyı Düşünme Dersem Ne Düşünürsünüz?


-Size beyaz bir ayıyı asla düşünme desem ne düşünürsünüz?
-Beyaz ayıyı.

Aynı isteği 1840 yılında Tolstoy erkek kardeşi Nikolay'a iletmiş. Evin köşesinde ayakta durup beyaz ayıyı aklına hiç getirmemesini istemiş. Bunun üzerine kardeşi tüm çabalarına rağmen beyaz ayıyı düşünmeden edememiş. Klinik psikologlar da Tolstoy'un bu deneyini temel alarak insanı bir türlü denetleyemediği ve tekrar ortaya çıkardığı saplantılı düşüncelerine beyaz ayı sendromu adını vermişler.

Tüm bu düşünülmemesi gereken fakat aklımızın arka planında yinelenen düşünceler, düşünülmemesi gerektiğini kendimize hatırlatmamız yüzünden saplantılı hale gelebilir. Aslında bir düşünceyi ne kadar çok düşünmek istemezsek, onu o kadar çok düşünürüz. 

Peki bu konuda ne yapabiliriz? Beyaz ayıyı gerçekten düşünmek istemiyorsak ne yapmalıyız?
Dr. Wegner’in bu konuda 5 önerisi var.
  1. Kafanızdaki beyaz ayı fikrini kovmak için takıldığınız fikri dağıtacak yeni bir fikir üretin. Örneğin Kırmızı Valkswagen düşünün.  
  2. Düşünceyi başka bir zamana erteleyin. Kafanıza saplanmış ve size kaygı veren bir fikir varsa mesela “gelecek Salı’ya kadar bunu düşünmeyeceğim” deyin. 
  3. Aynı anda birden fazla iş yapmayın.  Aynı anda birden fazla şeyi yapmaya çalışırken beyninize fazla yükleme yapmış olursunuz ve araştırmalar gösteriyor ki böyle durumlarda istenmeyen düşünceler daha fazla ortaya çıkıyor.
  4. Düşünün! Tam tersini yapacağınızı bildiğiniz şeyi tam tersine çevirin. Ama kontrollü olarak. “En acılı yöntem budur” diyor Dr. Wegner, “ama işe yarar.” Kaçındığınız düşünceleri kontrollü olarak düşünmeye başlarsanız, kontrolsüz olarak aklınıza gelmemeye başlarlar.
  5. 7’ye kadar sayarak nefesinize odaklanın. Aklınızdan 1, 2, 3 derken nefes alın ve sonra da 4, 5, 6, 7’yi düşünürken nefesinizi verin. 

Öğrenmenin önündeki en önemli engellerden biri işte bu istenmeyen zamanlarda ortaya çıkan istenmeyen düşünceler. Kaçtığımız düşünceler kabusumuz olabiliyor. 
Diyet yapıyorsak o çok kalorili tatlıları unutmamız gerektiği söyleniyor. Ancak gerçekte tatlıları en çok diyet yaptığımız zamanlarda düşünüyoruz. En azından bende hep böyle oluyor :) 
Böyle zamanlarda Dr.Wegner'ın tavsiyelerine uymak lazım. 
Belki de düşünmem gereken şey nelerin yasak olduğu değil, nelerin serbest olduğudur. Aklı pozitif argümanlarla doldurmak çoğu zaman kişiyi rahatlatıyor ve odağını artırabiliyor.


Dostoyevski’nin az önce aktardığım sözüyle 25 yıl önce karşılaşan sosyal psikolog Profesör Daniel Wegner, Harvard Üniversitesi’nde konu üzerinde çalışmaya başlamış ve “ironik işleme teorisi”ni geliştirmiş. Kafamızdaki bazı düşünceleri bastırmaya çalışırsak, onların yüzeye çıkma olasılıklarını da arttırabileceğimizi söyleyen “psikolojik bir süreç” olarak tanımlıyor bu teorisini.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Geçen Hafta Ne Okudum:”Asi Kızlara Uykudan Önce Hikayeler”

Kasım Ayı Kitap Önerisi Açıklandı Keyifli Okumalar!

Koronavirüs zamanında sakin kalmak için yapılabilecek 10 şey: