Aylin Öztaşkın: " Gencim, ben daha tecrübeli değilim lafları vardır ya, onların hiçbiri doğru değil. Gözünüzde kimseyi çok büyütmeyin."
Haftanın Röportajı: Aylin Öztaşkın
Eylül ayından beri Signum Tte adlı bir yazılım firmasında iş analisti olarak
çalışmaktayım. Çalıştığımız ofisi IT Pota ve Sektörel Danışmanlık şirketleriyle
ortaklaşa kullanıyoruz. IT Pota bilişim sektöründe çalışan bir işe alım firması ve Sektörel
Danışmanlık ise bir yazılım şirketi. Bu şirketlerin kurucu ortağı olan Aylin Öztaşkın ile de işim sayesinde tanıştım.
İşini çok severek yaptığı her şekilde belli olan Aylin Hanım'ın işe alım dünyasının merkezinde biri olarak anlatacağı ve bize de aktaracağı çok yararlı bilgiler olacağına inanarak ona röportaj için ricada bulundum. O da saolsun hemen kabul etti. Bu röportaj ile lise öğrencilerinden gelen istek üzerine onları da ilgilendiren sorular sormayı hedefledim. Ayrıca üniversiteye yeni başlayacaklar için
ve yeni mezunlar için çok yararlı olduğuna inandığım bilgilerin de paylaşıldığı bir röportaj oldu. İyi okumalar!
Aylin Öztaşkın’ı kısaca tanımak için:
İstanbul
Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği Bölümü'nden 1989 yılında mezun oldu. Mezun
olduktan hemen sonra Londra Üniversitesi’nde İşletme Yönetimi bölümünü okudu.
Londra’dan Türkiye’ye dönünce birçok firmada çalıştı. Aylin Öztaşkın şuanda IT
Pota İnsan Kaynakları İşe alım firması ve Sektörel Danışmanlık Yazılım
Firması'nın yöneticisi olarak görevini devam ettiriyor.
RÖPORTAJ:
Şeyda Ilgaz: Sizi
sürekli mutlu eden basit bir alışkanlığınız var mı?
Aylin Öztaşkın: Sabah kahvesi mutlu eder beni, sabah en
az 3 tane kahve içmeden yapamam. Mutlaka içer öyle kendime gelirim. Bir de kitap okumak. Genelde psikoloji
kitapları okurum. İnsan psikolojisi öğelerini merak ederim. Ne niçindir
araştırmayı severim. Kök nedenleri bulmaya çalışırım. Hoşuma gidiyor insan
neden bunu yapıyor hangi duyguları körüklüyor da bu işi yapıyor vs. diye. Yüzeysel
olmayı sevmiyorum pek fazla. Saatlerce okuyabilirim bu tarz özünde insan olan
şeyleri, ilgi alanıma giriyor. O yüzden zaten insan kaynakları alanında
çalışıyorum.
Ve de problem çözmeyi seviyorum, üniversitede de seviyordum.
O yüzden zaten mühendislik okudum. Ancak bölümüme bilinçli girmedim. O zamanlar
mühendis olmak çok popülerdi. Bir tıp bir de mühendislik revaçtaydı. Düşününce
bana da en yakın gelen işletme mühendisliği oldu. İşletme, iktisat okumak istiyordum.
Fakat sadece işletmeci demesinler diye yanında mühendislikte olan işletme
mühendisliğini tercih ettimJ
Endüstri mühendisliği de yakındır bizim bölüme. Pek farkları bilinmez endüstri
mühendisliğiyle işletme mühendisliğinin. İşletme mühendisleri yönetime
yakındır, endüstri mühendisleri ise üretime yakındır. İkimizde benzer konular
görürüz aslında ama genel resimde işletme mühendisliği yönetime daha yakın
taraf. Teknik resimden ikimizde anlarız. Aslında birbirini çok iyi tamamlayan
iki bölümdür.
Şeyda:
Gün içinde modunuzu negatif anlamda etkileyen bir şey olur mu? Varsa
nedir?
Aylin Öztaşkın: Genel olarak düşüren pek bir şey yok. Çok kısa süreli düşer. Ya da aileden birine bir
şey olursa, oğlumla ilgili bir problem olursa etkilenir modum. Çok şükür bu
tarz durumları da çok yaşamıyorum.
Ofiste mod düşmesine kızıyorum. Müşteri azarlar vs
bir durum olduğunda bakarım ki tüm gün asık suratla oturulur. Dışarıdan olan bir
şeyin size etkisi bir anlık olmalıdır. Daha fazla değil. Çok takılıp kalmamalısınız.
Çok çabuk sıyrılmayı bilmek lazım. Çok takıldığınızda bu durum tüm gününüzü,
ruhunuzu ve işinizi mahfeder. Dışardan bir etki geldi diyelim. Kendimize dönüp
sorgulamamız lazım. Yanlışımız varsa eğer, bir daha o yanlışları yapmamak için
uğraşmalı. İnsan zaten hatasından öğrenir. Herkesin hataları olur. Özellikle işe
ilk başlanıldığında çok hata yapılır. Bu da normaldir.
Bir de modumu düşüren diğer etken olumsuz
insanlardır. Olumsuz insanla çalışamam. Ofise baktığında fark edersin zaten herkes
pozitiftir. Birbirlerinin arkadaşı, dostu oldular. Bu kimliğe uymayan dışarıdan
biri geldiği zaman asimile oluyor doğal olarak. Çalışanlarımı seçerken de
özellikle grup kimliğine uyumlu, pozitif olan insanlardan seçerim. Şirketin
ruhuna uymak denilen şey, bu ruh insanlardan geliyor. Önemli olan bu ruhu
korumak. Ben ben diyen insanları sevmem. Öne atlayan, çok ve gereksiz konuşan
insanları da sevmem.
Şeyda Ilgaz:
Sağlıklı alışkanlıklarla ilgili 18 yaşındayken bilmediğiniz ama şimdi
bildiğiniz bir konu var mı?
Aylin Öztaşkın: Zamanla dışarıdan etkilenmemeyi öğrendim. İnsanları ulu görmemeyi öğrendim.
İş hayatımın ilk yıllarında genel müdür vs denilince çok büyütürdüm gözümde. Onunla(genel müdürle) nasıl konuşacağım? Sanki onlar uzaylı gibi gözümde büyütürdüm. Ama aslında
böyle olmadığını zamanla öğrendim. Mesela; gencim, ben daha tecrübeli değilim
laflar vardır ya onların hiçbiri doğru değil. Gözünüzde kimseyi çok büyütmeyin. Kendinize güvenin, emek verin, işinizi iyi yapıyorsanız bir üstü mutlaka gelir.
Şeyda Ilgaz: Üzerinizde
etkisi olan biri oldu mu? Anlattıklarıyla sizde olumlu bir değişime
sebep olan bir kişi, bir kitap ya da bir seminer var mı?
Aylin Öztaşkın: Patron kesinlikle çok önemlidir. Ve benim de bir patronum vardı beni çok
geliştiren, çok etkileyen. Birçok patronum olmuştur ama onun yeri bende
ayrıdır. Adını da verebilirim. İzi Kohen. Çok saygındı. Muhteşem bir insandı.
Bütün eksiklerimi tamamlardı, hep hoşgörülüydü. Bir yanlışım olsa dediği şey:" Sen şunu böyle yapmışsın, ama şöyle yapsan daha doğru olmaz mı?" Bu şekilde beni,yanlışlarımı analiz etmeye teşvik ederdi. Ben de dinlerdim onu, analiz ederim
hatalarımı. Öğrenirdim böylece. O yüzden patronunuz önemlidir. Hayatınıza etki
eder. Onun örnek aldığım birçok özelliği var. Öncelikle çok rahat bir insandı. Sorunlar
karşısında hiç tasalanmazdı. Çok zeki biriydi. Sürekli bize sorumluluk verirdi.
Arkasından hiç koştuğumu hatırlamam. O kadar saygın biriydi ki zaten ona yanlış
yapamazdınız. Birisi saygınsa ve sana güvendiği hissini verirse sen zaten
yanlış yapamazsın. Onu mutlu etmeye çalışırsın. Çok da genç biriydi. Benden
sadece 4 yaş büyük.
Kitap önerisi yerli olarak Aret Vartanyan kitaplarını
önerebilirim. Film önerisi olarak da aklıma direk Yeşil Yol geldi. Yine
psikolojik tabi bu da.
Şeyda: Şuan sevdiğiniz
işi yaptığınız dışarıdan da hissediliyor. Peki bu işe nasıl karar verdiniz?
Aylin Öztaşkın: Üniversitedeyken pazar araştırması yapılan dersleri, istatistik ve
ekonometri derslerini çok seviyordum. Bitirme projemi de İstanbul Ticaret Odası’nın
pazar araştırmalarıyla ilgili yapmıştım. Sonra da zaten Londra’da 2 sene İşletme Yönetimi Bölümü'nü okudum. Türkiye’ye geldiğimde PR şirketleri beni hemen alacaklar sanıyordum.
Yeni mezunum ama çok bilgiliyim o konularda. O kadar kendime güveniyorum. Sayılardan
sonuca varmak çok iyi bildiğim bir alan. Mesela birinin imajını sayılarla ölçersin.
Bir sürü analizler var bununla ilgili. Hep sebep sonuç ilişkisine dayalı
yöntemler. Türkiye’ye gelip, evlenmeye karar verince de paraya ihtiyacım oldu.
O zamanın parasıyla 1000 tl ile işe girmiştim. Oradan sonra da İzi Kohen’le
çalıştığım iş yerine girdim. Orada da 4000 TL gibi bir ücretle başlamıştım. Arada
çok fark vardı. Gerçekten verici bir şirketti. Sonrasında çok iyi paralar kazandım.
Tüm gençlere büyüyen şirketlerde çalışmalarını
öneririm. Oturmuş yapılarda değil, oralarda büyük bir sistemin çok küçük bir
parçası oluyorsunuz çünkü. Ama büyüyen şirketlerde, iş görüşmelerinde, onların vizyonunu hissedebilirseniz, yaptıkları işin içeriğini( kimse yapmıyor bunu maalesef,
eğitim sistemimizden kaynaklı) onların heyecanını hissediyorsanız onlarla
birlikte çalışın. O zaman kod da yazarsınız, iş analisti de olursunuz, kısaca
her şeyi yaparsınız. Çünkü kaynakları yok, yapmak zorundasınız. İşte büyüyen yerlerde siz eğer iyiyseniz
tepeye gelme ihtimaliniz çok yüksektir. Büyüyen şirketlerde ise hep üstünüzün gitmesini hatta mecazi anlamda ölmesini beklersiniz. Şunu da söyleyeyim. Birinin
yanında çalışmak gerçekten zor zanaat.
Şeyda Ilgaz: Lise öğrencilerine ve üniversiteden
yeni mezunlara tavsiyelerde bulunabilir misiniz?
Aylin Öztaşkın: Kısaca her şeyi sorgulamalılar. Meslekleri araştırsınlar. Aslında burda bizim
eğitim sistemimizin eksikliği söz konusu. Ders olarak okutulmalı meslekler.
İnsan kaynakları şirketleri okullara çağrılabilir. Sonuçta biz her alanla ilgili
bilgi sahibiyiz. Rehberlik saatlerinde bu meslekler anlatılabilir.
İnsan kaynakları sektöründe biri olarak, çevremdeki
herkese IT sektörüne girmelerini tavsiye ediyorum. SAP danışmanı alanında
piyasada eksik çok. O yüzden adaylar istediği kadar ücret talep edebiliyorlar
ve bunu da şirketler doğal olarak kabul ediyor.
İşe girdikten sonra da özgüvenlerini kaybetmesinler.
Birkaç ay sonra hemen yönetici, müdür olmak isteyecekler. Ama herkeste yönetme
yeteneği yok. Bunun bilincinde olmalılar. Kendilerini iyi tanıyacaklar. Kendini
bilmek, öğrenmeyi bilmek, ben neyi nasıl yapabilirim sorusunu iyi cevaplandırmak lazım.
Ne yapıyorlarsa onu çok iyi yapacaklar. Başka
yapacak hiçbir şey yok. Çöpçü
müsün, iyi çöp toplarsan bir üstü gelir. Aynı anda çok parçaya bölünmek değil,
neyi yapıyorlarsa onunla bütünleşecekler. Yapıcı olacaklar, pozitif olacaklar. Tabi
bu pozitiflikten kastım “iyi düşün iyi
olsunla” lafta kalıp uygulamaya geçirilmeyen bir pozitiflik değil. Emek vereceksin.
Neyi yapıyorsan ona konsantre olduğunda iyi şeyler çıkar. Ama dağılırsan, şuna
da bakıyım, evde şu bitmişti diye düşünürsen olmaz.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
O kadar iş yoğunluğu arasında röportaj isteğimi geri çevirmeyip, vaktini ayırdığı için Aylin Hanıma buradan da çok teşekkür ederim.

Yorumlar
Yorum Gönder