ŞEYDA ILGAZ

Geçen hafta Tara Westover'ın Educated adlı kitabını okudum. Ne kitaptı öyle!  Tara Westover'ın eğitim sayesinde geçirdiği değişim ve yaşadıkları beni acayip etkiledi. Mormon bir ailede büyümüş ve 17 yaşına kadar bir sınıfa ayak basmamış. Kendi kendini eğitmeye karar verip, bu eğitim onu yaşadığı yerden Cambridge'e kadar götürmüş. Bu süreçte yaşanılanları konu alan kitap tek kelimeyle harika. Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. NOT: Kitap geçtiğimiz ay Talebe adı ile Türkçe çevirisi ile yayınlandı.

Şubat 2019'da başladığım her hafta okuduğum kitapların paylaşımına bir yenisi ni eklemiş her hafta evde bir yemek yapma projesi başlatmıştım. Bu sayede yemek yapmayı bir nebze de olsun öğrenmeyi hedefliyorum. Bu haftanın yemeği: Fesleğenli Mantarlı Makarna Kim makarna sevmez ki! Çok beğendiğimiz bir lezzet oldu. Yapılışı: Mantarları baharatlar eşliğinde tavada pişirdim. Sonrada yarım çay bardağı su ekleyip içine Knorr'un fesleğen sosunu ekledim. Bunlar içine kaynayınca tavanın altını kapattım. Evde burger peyniri vardı. Haşladığım makarnaları en son fesleğenli mantar ve 2 adet burger peyniri ile karıştırdım. Sonuç bizi bayağı tatmin etti. Afiyet olsun:)

Don Miguel Ruiz'in yazdığı Dört Anlaşma   kitabı kişinin kendiyle yaptığı anlaşmaları gözden geçirmesini ve hatta bu anlaşmaları tekrar yazmasını öğütlüyor. Kitapta yazar şunu söyler: "Kendi filminizi, yaşamla yaptığımız anlaşmalara uygun olarak yaratırsınız. Eğer doyumlu ve haz dolu bir yaşam sürmek istiyorsanız, korku temelli anlaşmalarınızı feshetme cesareti göstermeniz gerekiyor. Bireysel gücünüze sahip çıkmanız gerekiyor."  Kitapta söz edilen 4 anlaşma şunlar: Kullandığın Sözcükleri Özenle Seç Hiçbir Şeyi Kişisel Algılama Varsayımda Bulunma Daima Yapabildiğinin En İyisini Yap  Diyelim ki ilk okuldayken matematik dersi sınavından düşük puan aldınız. Ve anneniz size "ne kadar beceriksizsin, matematikten hiç anlamıyorsun!" dedi.  Bu durumda siz annenizin bu söylediğini içselleştirip kendinizle bir anlaşma yaparsınız. Anlaşmanın adı: BEN ZATEN MATEMATİKTEN HİÇ ANLAMIYORUM olur. Bu anlaşmayı bozmadığınız sürece hayatınız boyunca matematik...

Optimal olarak park yeri bulma Büyük şehirlerde yaşayan çoğu kişinin başlıca stres kaynaklarından biri park etme sorunudur. Bir caddede aracınızla ilerlerken ne zaman bir park yeri görseniz karar vermek zorunda kalırsınız: Buraya aracınızı park etmeli misiniz, yoksa varış noktasına biraz daha yaklaşıp şansınızı mı denemelisiniz? Bu basit bir soru gibi görünse de cevaplaması oldukça karışıktır ve insanı strese sokar.  Park etmeyle ilgili baş ağrısına neden olan  sebeplerin çoğu, yüksek doluluk oranlarına sahip şehircilik politikalarının bir sonucudur. Eğer bir yerde park etmenin maliyeti çok düşük ise (ya da bedava ise!), o bölgeye park etmek için büyük bir talep olur. İnsanlar yakın bir yere park edip kısa bir mesafe yürümektense bedava park etmeye çalışır. Ama park alanının yüksek doluluk oranına ulaşması neticesinde, park yeri bulmak için daha fazla zaman ve yakıt harcarlar. Park yerlerinin düzgün bir şekilde dağılmış olduğunu, sonsuz uzunlukta bir yold...

Yazdıklarınızı Temize Çeker Misiniz? Ben temize çekme işini aslında bilinçsiz olarak yapıyordum. Ancak artık yazdıklarımı mutlaka gözden geçirip tekrar yazıyorum. Çünkü bu iş yaparken yazdığım konuyla ilgili aklıma daha yaratıcı fikirler geliyor. Diyelim ki görevimiz herhangi bir konu hakkında bir şiir yazmak olsun. İlk yazdığımız şiiri çoğunlukla beğenmiyor oluruz.Ancak yazdığımızı sonradan temize çekerken aklımıza yeni, yaratıcı kelimeler gelir. Bu kelimeleri kullanarak şiiri daha sanatsal bir yapıya ulaştırırız. Örneğin daha kafiyeli, daha iyi bir anlatıma sahip şiir yazmış oluruz.Yani en azından benim genelde böyle oluyor. Bu durum sadece şiir yazarken değil herhangi bir iş yaptığımızda da geçerlidir. Örneğin tez yazarken, ilk taslağımız öyle çok değişikliğe uğrar ki. Nihai tez çıktımız ile ilk halinin uzaktan yakından alakası olmaz. Amerikalı besteci Morton Feldman yazdıklarımızı temize çekmenin önemini şu sözlerle ifade eder: "Biraz yazdıktan sonra durup onu temi...

Renklerin Şaşırtıcı Gücü adlı kitabı okuduktan sonra hangi rengi daha çok kullanmalıyım diye düşününce aklıma ilk TURUNCU geldi. Turuncu rengini yıl boyunca kullanan kişi kendine iyilik etmiş olur. Neden mi? Çünkü turuncu rengi: İnsana güven verir. Saldırganlığa kaçmadan dikkati uyandırır. İnsanda kendini ifade etme, fikrini dile getirme ve aynı zamanda da karşısındakileri dinleme isteği oluşturur. Konuşmak ve dinlemek, iletişim demektir.  Kalbi uyarır, iştah açar.  Sindirim sorunlarını azaltır.  Bu özellikleri dolayısıyla feng shui üstatları bu rengi mutfak (eğer yemeklerini orada yiyorsanız), yemek odası ve antre için önerirler. Konuklarınızı bu renkle karşıladığınızda geldikleri yerde istendiklerini hissederler. İletişim rengi olduğundan dolayı mavi gibi rahatlatıcı bir renk ile kullanılması koşuluyla yatak odasında bir çiftin birbirini anlamasını kolaylaştıracaktır.  Turuncu rengi iletişim rengi olduğundan, iş yerlerinde bireylerin kendi...

İşe veya okula giderken ne giyeceğinizi önceki geceden ayarlayın. Akşamları uyumanız gereken saatten 30 dakika öncesine bir hatırlatıcı kurun.  Duşta yeterince vakit geçirdiğinizi hatırlatacak bir alarm kullanın. Bir gece önceden o gün ihtiyacınız olan her şeyi ayarlayın.Spor kıyafetleri, dosyalar vb. Aynı renk çoraptan birden fazla alın. Bu şekilde, çorabın tekini kaybettiğinizde strese girmemiş olursunuz.  Yol üstünde bir kahveci durmak yerine ofis kahvesi için.  Her zaman anahtarlarınızı ve cüzdanınızı aynı yere koyun.  Yatağınızı düzenleyin.  Arabanızda mutlaka benzin bulundurun. Önemli toplantılar için giyeceğiniz bir iş kıyafeti belirleyin.