ŞEYDA ILGAZ

Dinlediğimde beni mutlu eden şarkılar için Spotify'da "Mutlu Eden Şarkılar 112 Listesi"  hazırladım. Bu listeye siz de katkıda bulunabilirsiniz. Listeyi ortak paylaşıma açtım. Şuan listede 43 şarkı var, toplam süreleri 130 dakikayı geçiyor. Listeyi  buraya  tıklayarak açabilirsiniz. Sizin de kendinizi düşük enerjili hissettiğiniz zamanlarda enerjinizi yükseltmek için dinlediğiniz bir listeniz var mı? Yorumlarda bu listeleri paylaşabilirsiniz. Mutlu dinlemeler.

Çoğumuz aklımızdakileri unutmamak adına yapmamızı gerekenler için "Yapılacaklar Listesi" oluştururuz. Bu listeye gün içinde göz atıp, yaptıklarımıza "tik" atmak insanı rahatlatan bir eylem. Ancak yeni araştırmalara göre yapılacaklar listesi oluşturmak kişiyi gün içinde strese sokabiliyor. Yapması gerekenleri yapmamış kişiler, bu yapılmayan maddelerin ağırlığı altında strese giriyorlar. Bu durum kişinin huzurunun bozulmasına sebep oluyor. Bu nedenle kişilere yapılacaklar listesi dışında o gün veya o hafta neler yaptıklarını "yaptıklarım listesi" şeklinde yazmaları tavsiye ediliyor. Buna da "Ta-Da-List" demişler. Yeni listemiz hayırlı olsun :)

Yazar #LauraIngallsWilder 'ın   Küçük Ev   serisini nasıl seviyorum! Mutlu bir yuva tanımını yap deseler tam olarak bu kitapta tasvir edilen yuvayı anlatırdım. Küçük Laura ablası Mary, annesi ve babası ile birlikte 19.yy İngilteresinde dışarıdan ne kadar mütevazı görünse de çok mutlu bir hayat yaşamaktadır. Laura'nın annesinin ev işlerini günlere bölüp her gün belirlediği işi yapması çok hoş ve mantıklı geldi. Pazartesileri çamaşırları yıkıyor, salı günleri ütü yapıyor, onarım ve tamir işlerini çarşamba günü, tereyağı yapımını perşembe günü, ekinleri toplama işini cuma günü, yemek pişirme işini cumartesi günü yapıyor. Pazar günleri de dinleniyor.  Yapılacak ev işlerini günlere yaymak kulağıma hiç bu kadar tatlı gelmemişti. Her gün birbirinden farklı ve her gün kendine özel. Haftanın her bir gününü farklı ve özel yapma fikri de bu kitaptan esinlenilmiştir.Kitapta anlatılan bu bölüm orijinal dilinde şu şekildeydi. Annesi Laura'ya: "Each day had its own prop...

Küçük Akvaryum/Ölüdeniz Geçtiğimiz hafta arkadaşlarımla birlikte Muğla'nın Fethiye ilçesine tatile gittik. Bu tatil sırasında hem Fethiye gibi bir tatil beldesinde yaşamak nasıldır hem de etrafımda olan bitenle ilgili gözlemlediklerimi paylaşacağım. Her zamanki gibi bu gözlemleri de beynim kaçınılmaz bir şekilde liste haline getirdi! Evet, gelelim gözlemlere: 30 yıldır Fethiye'de yaşayıp da hiç denize girmemiş insanlar var. Biz Ankara'dan kalkıp Ölüdeniz için gitmişiz evet ama bu bir şey değil. İngilizler, Ruslar binlerce km öteden geliyorlar. Yine o hazin mesaja geliyoruz: üstünde olduğun hazinenin farkında değilsen kimse o kişiye "zengin veya mutlu" diyemez. İnsanın önce yaşadığı şehirde turist olması ve içinde bulunduğu güzelliklerin farkında olması lazım.  Kimle konuşsak "Bu nasıl ekonomik kriz? Yerli turist sayısı yabancı turist sayısından çoktu." diyor. Ya söyledikleri gibi ekonomik kriz sözdeydi ya da yurt dışı tatiline giden zen...

Üniversitedeki oda arkadaşım psikoloji bölümü mezunu ve şuan psikoloji alanında doktora yapan bir öğretim üyesi.  Doktora programında okuması gereken kitaplardan biri  psikonet serisinden olan "Hayatı Yeniden Keşfet" kitabı. Psikoloji alanına ilgi duyan biri olarak "bu kitabı okuyalım" dediğinde memnuniyetle evet dedim. Kitapta psikoloji alanında uzman kişilerin danışanlarının gerçek sorunları ve bu sorunlara şema terapisiyle nasıl çözüm bulunduğu anlatılmış. Her bir danışanın sorunu o kadar tanıdık geliyor ki. Hayatınızın bir döneminde yaşamış olabileceğiniz sorunlara ışık tutar nitelikte. Kitapta, okurların çözmeleri için testler de bulunuyor.

1 yılı aşkın süredir yazmıyorum. Yazmamamın sebeplerini sayacak olursam bahanelerim çook. Yine başlarsam bu yazıyı burada bırakıp gidebilirim. O sebepten neden şuan yazıyorum sorusuna cevap vereceğim: Bugün arkadaşlarla muhabbet ederken  "yüksek lisans tezi" bitince çok rahatlıcam, artık bitse de iş çıkışı akşamlarını kafama göre planlasam diye hayaller kuruyordum. O sırada bir arkadaşımız (tezini de bitirmiş oh, yaşça benden büyük) o iş hiç de öyle değil. Tez biter , başka bir konuyla uğraşırsın. Yine dersin ki bu da bitsin de öyle plan yapayım. Hayatın hiç bir dönemi "ohh ya yatayım, istediğim her şeyi yapayım" rahatlığında olmuyor. İllaki seni zorlayan, planlarını ertelemene sebep olacak şekilde sorunlarla karşılaşıyorsun. O kadar haklı ki! Bahane çok, neden 1 yıldır yazmıyorum, beni mutlu edecek, iyi bildiğim işlerle uğraşmıyorum?  Neden kendime sürekli bu da bitince şunu şunu yapcam diyorum?! Evet kesinlikle cevap şu. Erteleme hastalığına tut...

Dr. Brene Brown Şüphesiz çoğumuz bir şeylerin eksik olmasından veya hiç olmamasından şikayet ediyoruz. Mesela güvenimiz tam değildir, yeterince güvenmiyoruzdur. Yeterince başarılı değilizdir, yeterince zayıf değilizdir, yeterince zengin değilizdir. Hatta şu ara en popüleri " yeterince vaktim yok ". Yetersizliğin çeşitleri saymakla bitirilmez şüphesiz. Kime ne kadar yeter o da bilinmez. Dr. Brene Brown'a göre eğer minnettarlık uygulamıyorsak ve kendimize keyif alma olanağını tanımıyorsak bizi ayakta tutan bu 2 şeyi kaçırıyoruz demektir. Brene Brown'a göre minnettarlık eksikliğinden mustarip durumdayız , dolayısıyla keyfe aç bir halde yaşayıp gidiyoruz. Fakat her ortamda geriye çekilip yetersizlik zihniyetini bırakmak seçeneğine sahibiz. Ona göre yeterlilik hiçbir şekilde miktar değil. Ve Dr. Brene Brown'a kulak verecek olursak; -Her gün, güne başlarken veya uyumadan önce şükrettiklerimizin listesini çıkarabiliriz. -Sevdiklerimizle vakit geçirip oyunl...